Kemal Okuyan’dan fatura çıkışı: Devletleştireceğiz, beş kuruş da vermeyeceğiz

Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan TR35 kanalında Uyandırma Servisi programına katıldı ve Kutluhan Nesil’in sorularını yanıtladı.

03.01.2022
239
Kemal Okuyan’dan fatura çıkışı: Devletleştireceğiz, beş kuruş da vermeyeceğiz

Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan TR35 kanalında Uyandırma Servisi programına katıldı ve Kutluhan Nesil’in sorularını yanıtladı.

Programda ekonomik durumdan ülke siyasetine, soldaki ittifak görüşmelerinden seçimlere kadar birçok konuda görüşlerini dile getiren Okuyan, son günlerde halkın en çok canını yakan faturalar konusunda da dikkat çeken açıklamalar yaptı.

ARA REKLAM ALANI

Yeni yılın ilk dakikasında elektriğe gelen fahiş zam haberi 2022’nin nasıl geçeceğinin de habercisi olarak görüldü. Okuyan yaşananların açık bir soygun olduğunu dile getirdi ve Türkiye’nin gündemine acilen kamu kaynaklarının devletleştirilmesi başlığının girmesi gerektiğini, aksi bir çözümün mümkün olamayacağını söyledi.

Sunucu Kutluhan Nesil’in “kamulaştırmanın maliyeti” konusundaki sorusuna da yanıt veren Okuyan “Beş kuruş verilmeyecek, bugüne kadar bu halktan aldıklarına saysınlar, dönün bakın nasıl büyük kârlar elde etmişler bugüne kadar, insanların bu asalaklara verecek daha fazla parası yok” dedi.

"Ekonomi büyüyor, peki o büyümeden kim ne kadar pay alıyor?"

Elektriğe yapılan zamda 150 KW sınırıyla emekçilerin gözetildiği açıklamasının düpedüz yalan olduğunu ifade eden Okuyan, zamla ilgili şunları söyledi:

"Bakın elektrik uygarlığın ölçülerinden bir tanesidir. 150 KW diye bir şey uydurmuşlar, modern hayatta bunun altında kalınamaz. Karanlıkta otururuz, çamaşır makinesini doğru düzgün çalıştırmayız, ütü falan yapmayız derseniz belki. İyi de bu mudur şu devirde insanlara yakışan yaşam şekli. Birkaç holding zengin olacak diye yaşananlara bakın. Ama bu yaşananlara bir günde gelmedik. AKP iktidara geldiğinde “biz tüccar devlet olacağız” diyorlardı. Kastettikleri kamuya ait işletmeleri satmaktı. Hepsini sattılar; şimdilik THY, TCDD gibi birkaç örnek dışında. TÜPRAŞ, PETKİM, SEKA, TELEKOM hepsi gitti. Satarak bir kaynak yarattılar. O kaynağı da çimentoya döktüler, patronlara dağıttılar. Ekonomi dengesizleşti, tarım dağıtıldı… Yakın zamanda açlık tehlikesi bile var. Bu süreçte toplum borçlandırılarak geçici bir refah görüntüsü yarattılar. Biz o zaman bunun sonunun felaket olduğunu söyledik. Şimdi Çin modeli falan deniyor. Çin falan olamaz Türkiye… Ucuz iş gücüyle, teşviklerle sermaye çekmeye çalışıyorlar. Bu olabilir de bunun halka faydası ne? Ucuz işgücüne dayalı bir ekonominin büyümesi mümkün ama topluma fayda getirmesi mümkün değil… Ekonominin büyümesi halkın refah düzeyinin artması anlamına gelmiyor bunun bilinmesi lazım. Önemli olan o büyümeden kimlerin ne kadar pay aldığı, zenginliğin nasıl paylaşıldığı."

Halk neyin savaşını verecek?

Ekonomik kurtuluş savaşı verildiği söylemlerini de eleştiren Okuyan sözlerine şöyle devam etti:

"Bakın bazen insanlar zorluklara katlanır, bir kuşak bu tür fedakarlıklar yapar. Ama geleceğe dair bir güvenle yapar, ülke kuruyoruz derler, halkçı bir iktidar vardır, ona inanırlar ve gelecekte üretilen değerlerin paylaşılacağına inanırlar. Peki şimdi, farz edelim ki ekonomik kurtuluş savaşı veriliyor, toplum bu fedakarlığı niye yapacakmış? Düzen aynı şekilde devam edecek, kazancın tamamı yerli ve yabancı tekellere akacak, ama halk fedakarlık yapacak, savaş verecek, geçsinler… Ekonomik kurtuluş savaşı falan verilmiyor, tekellerin savaşı veriliyor zaten. O yüzden şu anda konuşmamız gereken tek şey devletleştirme artık Türkiye’de. Babacan mı yönetsin ülkeyi? Bu günleri hazırlayan kadronun içinde zaten Babacan. Faturalar bu haldeyse bunun sorumlularından birisi… O yüzden mesele Erdoğan’ın gitmesi değili sadece. Bir 20 yıl daha aynı şeyi mi çekelim? Bereket kaynağı bol ülkede hala uçurumdan yuvarlanmadık ama yakındır böyle giderse. Tekrar söylemek gerekirse devletleştirme, kamulaştırma, başka çare yok. Beş kuruş da verilmeyecek bu tekellere. Şimdiye kadar halkı soyduklarına saysınlar. Çok büyük holdinglerin buradan kazandıklarına bakarsanız milyonlarca lira kâr etmişler. Kusura bakmasınlar, bu halkın bunlara verecek bir şeyi yok artık. Halk niye bu asalakları besleyecekmiş? Üstelik devlet de onlarla yaptığı anlaşma nedeniyle, yandaş basın bunu faturanın yarısını devlet ödeyecek diye veriyor, halkın parasını yine onlara akıtıp sübvanse edecek. Sübvanse dediğimiz özel sektöre halkın parasını akıtmak. Düşünün bu kadar yüksek faturalara rağmen yetmiyor, üstüne de devlet hala halkın parasını veriyor bu holdinglere. Bunları konuşmak lazım. Yok öyle, halk soğan yiyecek, bunlar her şeyi götürecek."

'Faturalar yetmiyor, bir de halkın parasını akıtıyorlar'

Seçimlerle ilgili tartışmalarda TKP'nin yaklaşımından da bahseden Okuyan şu ifadeleri kullandı:

"Şimdi seçimler konuşuluyor… Mesele seçimlere geldiğinde biz sadece Erdoğan'ın yeniden kazanmasına yardımcı olacak hiçbir tutum geliştirmeyeceğimizi söyledik ama bu Millet İttifakı'nı kayıtsız şartsız destekleyeceğimiz anlamına gelmez. Bize programını anlatsın muhalefet. Üretim ekonomisi diyorlar, Erdoğan da bunu diyor. Parlamenter sisteme dönüş deniyor, e üç yıl öncesine kadar bu sistem vardı zaten. Bize bu ülkenin kaynakları nasıl kullanılacak bunu anlatsınlar. Ana muhalefet partisinin lideri özel sektör lokomotif güçtür diyor. Öyleyse bu faturalar bu şekilde gelmeye devam edecek, Türkiye ucuz iş gücü deposu olmaya devam edecek, yoksulluk devam edecek. Bunu TKP değil bilim söylüyor. Kapitalizm eşitsizlik, adaletsizlik üretir. Hem adalet diyeceksiniz hem özel sektör öveceksiniz! Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmalarından önce bunlara yanıt versinler. Ekonomi, laiklik, dış bağımlılık… NATO, kapitalizm, gericilik… Bunlara ne diyorlar? Bu başlıkların hepsinde düzen aynen devam edecek, ama "iktidar değişirse her şey düzelecek", yok böyle bir şey. Oysa ortada çok basit bir mesele var: 80 milyonluk ülke birkaç yüz bin kişiyi niye beslesin, rakamlar ortada. Bu kavranırsa çözüm çok kolay.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

YAZAR BİLGİSİ