Dijital dönüşümden kâr etmek ancak kültürel dönüşümle mümkün
Türkiye’deki dijital dönüşüm pazarını inşa ederek öncü teknolojilere imza atan Doruk, Özgencil Grup tarafından Dünya gazetesi iş birliği ve İzmir Büyükşehir Belediyesi destekleriyle hayata geçirilen Ege Ekonomik Forum etkinliğinde yer aldı.
Türkiye’deki dijital dönüşüm pazarını inşa ederek öncü teknolojilere imza atan Doruk, Özgencil Grup tarafından Dünya gazetesi iş birliği ve İzmir Büyükşehir Belediyesi destekleriyle hayata geçirilen Ege Ekonomik Forum etkinliğinde yer aldı. ‘Yeşil Bir Gelecek İçin Şimdi’ temasıyla sektörün önemli isimlerini bir araya getiren forum, online olarak gerçekleşti. Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz moderatörlüğünde yapılan “Geleceğin Rotası: Uçtan Uca Dönüşüm” oturumunda konuşmacı olarak yer alan Doruk Yönetim Kurulu Üyesi ve ProManage Corporation Genel Müdürü Aylin Tülay Özden, dijitalleşmenin üretim süreçleri için öneminden bahsederek sanayiye olan kazanımlarını değerlendirdi.
Yapay zekâ ve artırılmış gerçeklik teknolojileriyle tam entegre dünyadaki tek akıllı üretim yönetimi sistemini geliştiren teknoloji markası Doruk, Ege Ekonomik Forum’a katıldı. Özgencil Grup tarafından Dünya gazetesi iş birliği ve İzmir Büyükşehir Belediyesi destekleriyle bu yıl ‘Yeşil Bir Gelecek İçin Şimdi’ konseptiyle düzenlenen online etkinlikte; ‘Geleceğin Rotası: Uçtan Uca Dönüşüm’ oturumunda sunum yapan Doruk Yönetim Kurulu Üyesi ve ProManage Corporation Genel Müdürü Aylin Tülay Özden, IoT ve yapay zekâ birleşiminin endüstrideki devrime nasıl bir ivme kazandıracağını anlattı.
“Fabrikalar iş yapış şekillerini ve kültürlerini dijitalize edebilmeli”
Moderatörlüğünü Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz’un üstlendiği oturumda sunum gerçekleştiren Aylin Tülay Özden, dijitalleşmenin en nihai hedefinin rekabette öne geçmek olduğunun altını çizdi. Reel sektördeki bütün firmaların kârlı olmayı hedeflediklerini dile getiren Özden; “Dijitalleşme bu amaca çok efektif bir şekilde hizmet ediyor. Bu amacı sağlayacak dijitalleşme unsurlarının başında ürün tasarımı açısından tercih edilen ürünün üretilebilmesi ve daha inovatif ve pazara uygun tasarımlar yapılabilmesi geliyor. İkinci olarak, siparişten sevkiyata kadar bütün süreçler; pazar, kullanıcı ve müşterilerin ihtiyacına göre sürekli yenilenebilmeli. Eğer fabrikadaki üretim söz konusu ise üçüncü madde olarak verimli olması ve dördüncü madde olarak çevik olması da göz önüne alınması gereken kriterler arasında. Tüm bunlara ek olarak fabrika içinde de dijitalleşmeye hizmet edecek robotlaşma, IoT ve yeni makine alımı gibi birçok yatırımın yapılması da önemli bir unsur. Burada unutulmaması gereken temel mesele ise bir fabrika istediği kadar dijital teknolojilere yatırım yapsın, eğer iş yapış şekillerini değiştirmezse kesinlikle bundan fayda sağlayamaz” dedi.
“Dijital değişim temelde kültürel bir dönüşümdür”
Dijital dönüşümün aslında kültürel bir dönüşüm olduğuna dikkat çeken Özden; “Bir fabrika, piyasadaki en inovatif ürüne sahip olsa dahi bundan elde edeceği fayda tamamen bu ürünü kullanma becerisine göre değişiyor. Dolayısıyla bu becerileri geliştirecek kültürel yaklaşımların değişmesi öncelikli adım olmalı. Ancak günümüzdeki çoğu firma reaktif bir yapıya sahip. Bu tür işletmeler; kendini izlemiyor, süreçleri manuel ve insan gücüne dayalı olarak yürütüyor, denetlenebilirlikleri zayıf oluyor ve bu yüzden de analizlerde yetersiz kalıyor. En önemlisi de sadece sorunlar meydana geldiğinde çözme eğilimi gösteriyor. Ancak dijital dönüşüm için firmaların proaktif olmaları gerekiyor. Proaktif olmak ise üretim operasyonlarını sistematik olarak online yöneten ve geleceği verilere dayalı simüle edebilen işletmeleri tanımlıyor. IoT verileriyle izleme ve analiz yaparak işletmelerin dar boğazlarını ileriye götürecek metodolojik iyileştirmeler yapmak işletmelere proaktif bir perspektif kazandırıyor. Eğer işletmede proaktif olmakla da çözülemeyen dar boğazlar varsa bu durumda prediktif yani kestirimci işletmeye dönmek gerekiyor. Bu işletmeler, olaylar daha olmadan önce göstergelere bakarak olacakları kestirip ona göre yol alabiliyor. Son aşamada ise otonom işletmeler yer alıyor. Bu işletmeler ise kültürel dijital dönüşüm sayesinde otonom olarak kendi kendini iyileştirip yönetebiliyor” şeklinde konuştu.
“Yeni neslin dijital araçları kullanabilme becerisi çok yüksek”
Yeni neslin başlı başına dijital olduğunu vurgulayan Özden; “Geleceğin iş modellerine adapte olan yeni nesil, dijital alt yapılarla mevcut iş yapış şekillerini daha ileriye götürebilecek beceriye sahip. Şu anda fabrikalar çalıştıracak nitelikli işçi bulmakta zorluk çekiyor. Aslına bakılırsa nitelikli iş gücü yetişiyor. Şu anda üniversiteden mezun olan tüm gençler hali hazırda dijital bir dünyada yaşıyor. Cep telefonlarındaki mobil uygulamalarla birçok şeyi hayata geçirebiliyorlar. Dolayısıyla yeni neslin iş dünyasına katılmasıyla birçok şey değişecek. Eğer biz fabrikalarımızı dijitalleştiremezsek, şeffaflaştıramazsak, net biçimde izlenebilir, uygulanabilir, yönetilebilir ve denetlenebilir bir forma kavuşturamazsak yeni neslin fabrikalarda çalışması çok zor görünüyor. Bu neslin dijital araçları kullanma becerisi bir önceki nesle göre çok daha yüksek. Bu noktada dünyanın değiştiğini kabul etmeli ve dijitalleşmekten korkmamalıyız. Günlük rutin işleri dijital otonom sistemlere bırakabilirsek insan iş gücünü daha nitelikli alanlara kaydırabiliriz. Burada önemli olan sanayicilerin hangi hedefe ulaşmak istedikleridir. Buna karar verdiklerinde yapacakları yatırım da elde edecekleri kazanım da çok efektif sonuçlar sunacak” sözleriyle sunumunu tamamladı.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı