Beko: Lanetli bir sömürü biçimi olan çocuk işçiliği araştırılmalı

CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, ülkeler açısından kara bir leke, lanetli bir sömürü biçimi olarak tanımladığı ve Türkiye’de artan çocuk işçiliğini Meclis’e taşıdı.

28.03.2022
232
Beko: Lanetli bir sömürü biçimi olan çocuk işçiliği araştırılmalı

CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, ülkeler açısından kara bir leke, lanetli bir sömürü biçimi olarak tanımladığı ve Türkiye’de artan çocuk işçiliğini Meclis’e taşıdı. TBMM başkanlığına verdiği araştırma önergesi ile konunun aciliyet taşıdığını vurguladı.

Türkiye’de son yıllarda çocuk işçi sayısının arttığını ve bu utanç verici sömürü mekanizmasının yoğunlaştığını ifade eden Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, araştırma önergesi ile çocuk işçi gerçeğinin ortaya çıkarılması gerektiğini vurguladı. Beko, “Tüm dünyanın içinden geçmekte olduğu COVİD-19 salgını ile birlikte ülkemizde yaygınlaşan, derinleşen ve yoğunlaşan çocuk işçiliğinin ve çocuk emeği sömürüsünün kazandığı boyutların araştırılması ve “çocuk işçiliği” ile mücadelede kapsamlı politika ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi aciliyet taşımaktadır. Ülkemizin ve dünyanın yarınları çocukların maruz kaldığı, bu emek sömürüsünün en utanç verici türlerinden birinin çoktan geçmişte kalmış ve tarihin karanlık sayfalarına mal olmuş olması gerekliyken artarak sürüyor olması geleceğimiz için yakın bir tehdit oluşturmaktadır” dedi.

ARA REKLAM ALANI

Araştırma önergesinin gerekçesinde pandemi ile artan çocuk işçi sayısına vurgu yapan Beko, şu gerekçelerle konunun araştırılmasını talep etti:

“Ülkemizde 2016 yılından itibaren artan yoksullaşma, ağır ve uzun süreli ekonomik kriz başta olmak üzere birçok olumsuz gelişmeye COVİD-19 salgını ilave olmuş ve pandeminin ikinci yılını doldurduğu bu günlerde Türkiye genelinde okullaşma oranı hızla azalmıştır. Çocuk işçilerin sayısında ise aynı paralelde olağanüstü artışlar yaşanmaktadır.

Çocuk işçiliği, dünyanın ve ülkemizin geleceği çocukları, çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, eğitim hakkından mahrum bırakan, fiziksel ve zihinsel gelişimleri açısından zararlı ve kalıcı sonuçlar doğuran en ağır ve lanetli sömürü biçimlerinden biridir. Türkiye, ILO’nun 138 sayılı İstihdama Kabulde Asgari Yaş Sözleşmesi’ni 1998 yılında, 182 sayılı En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi’ni ise 2001 yılında onaylamıştır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından, 2017-2023 dönemini kapsayacak şekilde güncellenmiş Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı (2017-2023) ise bu hedef doğrultusunda hazırlanarak kamuoyunun gündemine sunulmuştur. Tüm bu sözleşmeler ve oluşturulan yasal altyapı çocuklarımıza, geleceğimize sahip çıkmanın yanında ülkemizin saygın ülkeler arasında yer almasının varlık koşuludur.

YAKLAŞIK 6 MİLYON ÇOCUK İŞÇİ VAR

Her ne surette olursa olsun, çocuk işçi çalıştırmak hukuken yasaktır, ahlaken mahkum edilmiş fiillerdendir, insanlığın ve ülkemizin geleceğine verilebilecek en ağır zararlardandır. Nitekim bu bilinçle atılmış çokça adım, oluşturulmuş olan düzenleme vb. bulunmaktadır. Fakat tüm bu taraf olunan sözleşmelere, kararlara ve ülke içinde oluşturulmuş yasal ve kurumsal altyapıya rağmen yaygın bir biçimde çocuk işçi çalıştırılmaktadır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın 2021 yılı Faaliyet Raporuna göre devlet yardımı alan yoksul hanelerde yaşayanların sayısı 11 milyon 370 bin kişi olarak ifade edilmiştir. Bakanlık verilerine göre yaklaşık 6 milyon hane sosyal yardımlardan yararlanırken bunların 2 buçuk milyona yakını sosyal yardımlara bağımlı hale gelmiştir. 150 bine yakın çocuğa ise, öz ailesinin bakımını sağlayamadığı gerekçesiyle sosyal ve ekonomik destek verilmiştir. Devletin resmi rakamlarına göre yoksul hanelerde yaşayanların sayısı 11 milyonun üzerindedir.130 binin üzerinde çocuk için kendi aileleri en temel okul ihtiyaçlarını gideremez durumdadır. Yapılan araştırmalar Türkiye’de en az iki milyon-ki bu rakam yaz aylarında dört milyonu bulmaktadır- çocuk işçi olduğunu göstermektedir. Bu sayılara Türkiye’de yaşayan ve kayıtlı olmayan göçmen ve mülteci çocuk nüfusu da eklediğimizde yaklaşık altı milyon çocuk işçiden söz edilmektedir.

ÇIRAKLIK ADI ALTINDA KÖLELİK DÜZENİ

En acımasız sömürü biçimlerinden olan ve ortadan kaldırmayan ülkeler açısından kara bir leke niteliğindeki çocuk işçiliğinin, Türkiye’de özellikle mesleki eğitim adı altında yasal hale getirilmeye çalışılması kabul edilemez. Çocuklarımız “çıraklık” adı altında neredeyse kölelikle eşdeğer, ucuz işgücü olarak kullanılmaktadır. Bugün bu sayı tek başına yaklaşık bir buçuk milyona yakındır. Okulda, spor salonunda, parkta olması gerekirken çalışma yaşamına zorlanan ve ağır sömürünün ve istismarın farklı şekillerine maruz kalan bu çocukların bir kısmı iş cinayetlerine kurban gitmektedir. İş Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisinin yayınladığı rakamlara göre, 2002 yılından bu yana iş cinayetlerinde ülkemizde yaşamını yitiren en az 787 çocuk işçi bulunmaktadır. Ülkemizin ve dünyanın tarihinin karanlık sayfaların yerini alması gereken bu yıkıcı sürecin tüm sonuçlarıyla ve ivedilikle kaldırılması için yoğun, ısrarlı ve kalıcı düzenlemelere ve çözüm önerilerine ihtiyaç bulunduğu açıktır. Sorunun farklı boyutlarının yanı sıra, uygulamadan kaynaklı problemlerin tespiti için acilen farklı kurum, kuruluş ve inisiyatiflerin bir araya getirilmesi, aynı çeşitlilikle çözüm önerilenin oluşturulması uzun vadeli ve kalıcı ortadan kaldırma odaklı politikaların oluşturulması bakımından Anayasanın 98., TBMM İçtüzüğünün 104. ve 105. Maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması açılması gereği vardır.”

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

YAZAR BİLGİSİ