Avrupa gayrimenkul sektörüne duyulan güven, geçen yıla göre iki kat arttı

PwC ve Urban Land Institute (ULI)’ın gayrimenkul sektörünü tüm yönleriyle değerlendiren araştırması Gayrimenkulde Gelişen Trendler® Avrupa 2022 raporunun sonuçları, İstanbul’da sektör temsilcilerinin bir araya geldiği webcast yayınında kamuoyu ile paylaşıldı.

14.12.2021
394
Avrupa gayrimenkul sektörüne duyulan güven, geçen yıla göre iki kat arttı

PwC ve Urban Land Institute (ULI)’ın gayrimenkul sektörünü tüm yönleriyle değerlendiren araştırması Gayrimenkulde Gelişen Trendler® Avrupa 2022 raporunun sonuçları, İstanbul’da sektör temsilcilerinin bir araya geldiği webcast yayınında kamuoyu ile paylaşıldı. 

 

ARA REKLAM ALANI

Bu yıl 19.suyayınlanan Gayrimenkulde Gelişen Trendler® Avrupa 2022 raporuna göre Avrupa ekonomileri pandeminin etkilerini üzerlerinden atmaya başlarken, gayrimenkul sektörü liderleri de COVID-19’un sektörlerinde yol açtığı veya hızlandırdığı köklü değişikliklere alışmaya çalışıyor. Bununla birlikte, sektör liderlerinin sektöre güven seviyelerinde çok net bir artış olduğu görülüyor.

 

Avrupa genelinde araştırmaya katılan 844 üst düzey sektör temsilcisi sektörün pandeminin en kötü dönemini başarıyla atlattığını düşünüyor ve bu görüşü destekler şekilde araştırma bulgularında 2014'ten bu yana sektöre duyulan güvenin en yüksek seviyeye ulaştığı görülüyor. Geçen yılki araştırma sonuçlarına göre olumlu görünüme dair görüşler ikiye katlanırken, pandemi sırasında sektör dirençli kaldığı ve gayrimenkul halen tercih edilen bir varlık sınıfı olmaya devam ettiği için yakın vadede de iyimserlik hissediliyor. Araştırmaya katılanların yarısına yakını, 2022'de sektöre güvenin (52), kârlılığın (49) ve çalışan sayısının (53) artacağını düşünüyor.

 

Kısa vadede daha geniş çerçevede öngörülen belirsizlikler ise başta siber güvenlik (67) olmak üzere enflasyon (59) ve faiz oranları (55) ile ilişkilendiriliyor. 2022’de gayrimenkul sektörünü etkileyecek en önemli konuların başında inşaat maliyetleri ve özkaynağa erişim (88), uygun arazi ve varlıklar (66), sürdürülebilirlik ve karbonsuzlaştırma yaptırımları (61) geliyor. Bu faktörlerin, gayrimenkul sektörünün tam da uzun zamandır ertelenmiş yeni projelerini yeniden gündeme almak, yeni kullanıma uyarlama girişimlerini ilerletmek istediği bir zamanda, maliyetleri ve zaman planlamalarını etkileyebileceği de düşünülüyor.

 

Yatırım ve geliştirme potansiyeli açısından Avrupa kentleri sıralaması

Bu yılki raporda, yatırım ve geliştirme beklentilerine göre kent sıralamalarında en üst sırada Londra yer alıyor. Londra, pazarının derinliği ve konumundan dolayı her zaman avantajlı görülmekle birlikte, bu yıl sektör liderleri kentin diğer rakiplerine göre daha uygun değer sunduğunu düşünüyor. Londra ofisleri ile Avrupa’daki muadilleri arasında 1 gibi bir getiri farkı bulunuyor. Berlin bu yıl ikinci sıraya gerilerken, Paris ise üçüncü sırada yer aldı.

 

İstanbul, Türkiye’den temsil edilen tek kent olarak 31 Avrupa kentinin yer aldığı listede geçen yıl olduğu gibi bu yıl da 30. sırada yer alıyor. 

 

 

 

Gayrimenkulde Gelişen Trendler® Avrupa 2022 listesinin ilk 10 kenti

1 Londra           

2 Berlin             

3 Paris 

4 Frankfurt      

5 Münih            

6 Madrid          

7 Amsterdam  

8 Hamburg      

9 Barselona     

10 Brüksel

 

Gayrimenkulde Gelişen Trendler® Avrupa 2022 rapor sonuçlarının ele alındığı webcast yayınında konuşan PwC Türkiye Gayrimenkul Sektörü Lideri Ersun Bayraktaroğlu raporu şöyle değerlendirdi: “Bu yılki rapor özellikle pandemi döneminde yayınladığımız geçen yılki rapordan sonra iyimserliğin sektöre döndüğünü işaret etmesi açısından önemli ancak rapor kapsamındaki görüşlerini anket ve mülakatlarla ileten Avrupalı gayrimenkulcüler, özellikle global enerji fiyatlarındaki artışların yaratacağı ve Avrupa’nın çok da alışık olmadığı olası yüzde 3 ila 5 arasındaki enflasyonun özellikle inşaat maliyetlerinde meydana getireceği artıştan endişeliler. Avrupa genelinde düşen faizlerin gayrimenkule ilgiyi artıracağını düşünseler de önümüzdeki dönemde sektörde mutlaka bir yeniden yapılanma ihtiyacı sebebiyle gerçekleşecek zorunlu satışlar, konsolidasyon ve yeni kullanıma uyarlama konularının sektörde çok önemli değişiklikler yaratacağını da akıllarından çıkarmıyorlar. Sonuçta, sektör oyuncuları çok iyi biliyor ki, yukarıdaki konular ve ESG (Çevresel, Sosyal ve (Kurumsal) Yönetişim) kriterlerinin de zorlaması ile gayrimenkul sektörü şirketlerinde oyunun kuralları yeniden yazılıyor ve şirket iş yapış tarzları ve daha da önemlisi yapılanmaları da bu yeni dünyaya uygun şekilde değişmek zorunda. Türkiye özelinde rapor sonuçlarını değerlendirdiğimizde birebir olmasa da bu gerçekler ülkemiz için de geçerli. Ancak global pazarda ülkemiz gayrimenkul sektörünün görünen en önemli sorunu pazarın şeffaf, derin ve likit olmaması. Derinlik ve likiditenin önemi kendini Londra örneğinde çok iyi gösteriyor: Brexit ile son 3-5 yıldır, pandemi sebebiyle de son iki yıldır herkesin olumsuz yaklaştığı Londra, şeffaf, derin ve likit pazar özellikleri ile bu yıl 31 kentin zirvesinde.”  

 

 

ULI Türkiye Başkanı Zafer Baysal şunları söyledi:

“Pandemi sonrası ticari gayrimenkullerin son kullanıcı ve ziyaretçilerinin/müşterilerinin herkesten önce bize gelmesini sağlayacak cazip kılacak en önemli faktör gayrimenkullerin kaliteli ve diğerlerinden üstün bir performans ile rakiplerinden ayırt edilecek kadar farklı bir şekilde yönetiminde saklı. COVID-19 sektördeki bazı zayıflıkları da turnusol kağıdı gibi gün ışığına çıkardı. Aslında çok temel bir konu ve gayrimenkulün sürdürülebilirliğinin temeli olduğu halde gayrimenkul işindeki pek çok yatırımcı hala işin operasyon ve mülk yönetimi tarafına odaklanmıyor sadece varlık yönetimine odaklanıyor. Örneğin global bir e-ticaret şirketine lojistik hizmet veren global bir lojistik şirketi, lojistik kampüslerinde söz konusu global e-ticaret şirketi ve diğer müşterilerinin e-ticaretteki kuantum sıçraması sonrası siparişlerine yetişebilmek için müşterilerinin olduğu yerlerde arsalar alıp yeni nesil lojistik merkezler inşa ederek, otomasyon ve nesnelerin interneti ile birbirleriyle haberleşen kolaboratif robotlar alarak, ürün tedarikçiden bir uçta depoya giriş yaparken yapay zeka ile otonom çalışan robotlar sayesinde ürünler deponun diğer ucunda bekleyen e-ticaret müşterisinin siparişlerinin yüklendiği kamyona depoyu teğet geçerek, ürün rafa dahi konmadan yüklenerek, lojistik tesisin sevkiyat verimliliği artırılmış oluyor. Bu örnek mimari ve teknolojik olarak altyapısı bu otonom robot devrimine uygun yeni nesil depoların eski nesil lojistik depoların yerini nasıl aldığını gösteren birçok çarpıcı bir örnek teşkil etmektedir.”

 

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Gezilecek Yerler
YAZAR BİLGİSİ